Welcome to Our Website

Akhtamar Kutsal Haç Kilisesi kabartmaları: Eski ve Yeni Ahit’in görsel anlatımı

Abdullah Deveci*

Pek bilinmese de Anadolu’da müthiş güzellikteki jeolojik oluşumlardan birisi Van Gölü’dür. Yaklaşık iki yüz bin yıl önce volkanik Nemrut Dağı lavlarının Bitlis Vadisi’ni doldurması ve Van çukuru ile Muş çukuru arasında oluşturduğu setler, Van Gölü’nün oluşmasını sağlamıştır. Denizlerde olduğu gibi Van Gölü’nün su seviyesi de alçalıp yükselir. Bu özelliği ile geçmişten günümüze iklim değişimlerinin kaydını tutar. Tüm bunlar Nemrut Volkanı ile birlikte Van Gölü’ne ülkemizin önemli bir jeopark alanı olma özelliğini kazandırır. Uygarlık tarihi açısından da Van çevresi hep önemli olmuştur. Ermeni mimarisi ve sanatının bu bölgede yoğun izleri vardır. Van Gölü’ndeki dört adanın hepsinde insanlık kültür mirasına giren Ermeni mimari ve sanatının örnekleriyle karşılaşılır: Kuzu (Rab) Adası üzerinde Kuzu Şapeli, Adır Adası üzerinde Lim Manastırı, Çarpanak Adası üzerinde Ktouts (Ktuc) ve Akhtamar Adası üzerinde Akhtamar Kilisesi. Akhtamar Adası’nın kuzeydoğusunda yer alan Kutsal Haç Kilisesi, doğu kiliseleri içinde özel bir öneme sahiptir. 451 yılındaki Kalkedon (Kadıköy) Konsili’nden sonra batı kiliselerinden farklı yol izleyen Ermeni Kilisesi hiyerarşisinde en yüksek ruhani kişilik ‘katoğikos’ tur. Katoğikosluk papalıkla benzer bir öneme sahiptir. Akhtamar, Sis ve Echmiadzin’deki (Eçmiyazin) katoğikosluklarıyla beraber üç merkezden biri olur. Akhtamar Kutsal Haç Kilisesi, 1895 yılına kadar bu merkezi özelliğini devam ettirir. Vaspurakan Kralı I. Hacik Gagik Ardzruni’nin mimar ve keşiş Manuel’e bir saray kompleksinin kilisesi olarak yaptırttığı Kutsal Haç Kilisesi, 915-921 tarihleri arasında inşa edilmiştir. Yapı topluluğu içinde yer alan saray ve limandan hiçbir kalıntı günümüze ulaşmamıştır. Değişik dönemlerde eklenen yapılarla bir manastıra dönüşen yapı topluluğundan kilisenin dışında iki şapel, iki jamatun (kilise evi, toplantı yeri), çan kulesi, keşiş odaları ve mezarlık günümüze ulaşabilmiştir.

Kilise, merkezi kubbeli ve dört yapraklı yonca biçimli haç plan (tetraconchos) tasarımına göre inşa edilmiştir. Taş işçiliği ve özellikle kabartmaları Ermeni sanat ve mimarisinde önemli bir yere sahiptir. Gönül Öney, kabartmaların mimarinin önüne geçtiğini ve çok etkileyici olduğunu söyler. Bu kabartmalar yatay dört kuşak biçiminde yapının tüm cephelerini dolaşır. Ayrıca düzensiz yerleştirilmiş başka kabartmalar da vardır. Bu kabartmalarda Eski Ahit ve Yeni Ahit (İncil) konulu sahneler betimlenmiştir. Dini konulu sahnelerin dışında hayvan figürleri, geometrik ve bitkisel süslemeler görülür. Kilisenin mimarlık tarihi bağlamında anlatımı ve süslemelerinin tanımı oldukça geniş bir çalışma konusudur. Burada sözünü ettiğimiz kabartmalardan Yunus Peygamber ile ilgili olan sahneyi başka örneklerle karşılaştırarak ele alacağız.

AKHTAMAR KUTSAL HAÇ KİLİSESİ’NDEKİ YUNUS PEYGAMBER KABARTMASI

Kilisenin batı haç kolunun güney cephesinde yer alan Yunus Peygamber’le ilgili kabartmalar, Eski Ahit’teki anlatıların kilise duvarına geçirilmiş halidir. Eski Ahit’in Yunus Bölümü’nde Nineve Şehri ve Peygamber Yunus’un yapıp ettikleri ve başına gelenler anlatılır. Yunus, Tanrı tarafından Nineve (Ninova) halkını uyarmak için görevlendirilir. Ancak Yunus Peygamber Nineve’ye gitmek istemez ve Tarşiş’e gitmek için günümüzde Tel Aviv’in parçası olan eski liman kenti Yafa’dan bir gemiye biner. Tanrı, denizde büyük bir fırtına çıkarır. Denizciler önce ağırlık yapan eşyaları atarlar, çare olmaz. Sonra bu felaketin kimin yüzünden geldiğini anlamak için kura çekerler. Kura Yunus’a çıkar. Yunus denize atılır ve fırtına diner. Tanrı’nın emriyle de büyük bir balık Yunus’u yutar ve Yunus, üç gün balığın karnında kalır. Yunus, Tanrı’ya dualar eder. Duaları sayesinde balık kusarak Yunus’u karaya bırakır. Yunus, Nineve’ye gider ve kötü yoldan dönmedikleri takdirde kırk gün sonra helak edileceklerini bildirir. Nineve Kralı ve halkı, Tanrı’ya dualar ederek kötü yoldan dönerler. Tanrı, Nineve’yi affeder. Fakat İsraillilerin düşmanı olan Nineve halkının affedilmesi Yunus’un gücüne gider. Tanrı’ya ölmesi için dua eder. Bir çardakta olacakları beklerken, Tanrı bir asma kabağı yeşerterek Yunus’u önce rahatlatır, sonra da bitkiyi kurutup güneşin altında bitkin düşürür. Yunus bitkinin kurumasına üzülür, yine ölmek ister. Tanrı da ona şöyle der: “Sen emeğini çekmediğin ve büyütmediğin asma kabağına acıyorsun, o kabak ki, bir gecede çıktı ve bir gecede yok oldu; ya ben Nineve için, o büyük şehir için acımayayım mı?” (Eski Ahit; Yunus, 4: 10-11).

Akhtamar Kutsal Haç Kilisesi.

Kabartmalarda tam da yukarıda geçen hikâye anlatılır. Kabartmaların düzeni bir film şeridi gibi yukarıdan aşağıya ve soldan sağa doğru gelişir. Kim oldukları bilinmeyen üstteki madalyonların alt kısmında ayakta ve bir eliyle ikaz eden pozisyonu almış Yunus Peygamber, bağdaş kurarak oturmuş Nineve Kralı’na bir şeyler anlatıyor gibi betimlenmiştir. Bu arada bağdaş kurmanın doğuda iktidar göstergesi bir sahne olduğunu belirtelim. Soldaki kabartmada ise hikâyenin en önemli kısmı olan, yelkenli bir gemide üç erkek figürünün Yunus Peygamber’i denize atışı ve denizde iri bir balığın Yunus Peygamber’i yutması gösterilmiştir. Hemen yandaki karışık figür ise Yunus Peygamberi yutan balıktır. Balık burada daha ayrıntılı olarak, kanatlı ve vahşi kara hayvanlarınınkine benzeyen kafasıyla fantastik bir hayvan olarak betimlenmiştir. En sağdaki şeridin son sahnesindeki erkek figürü ise Nineve şehrinin cezalandırılmasını izlemek için beklerken asma kabağı yaprakları altında dinlenen ya da Tanrı’nın gönderdiği bir kurdun asma kabağını yemesinden sonra güneşin altında bitkin düşen Peygamber Yunus olmalıdır.

Başka örnekler de vardır: 1678 yılında İstanbul’da tamamlanan bir Ermeni ilahi kitabındaki bir minyatür resimde de denize atılan Yunus’un balık tarafından yutuluşu gösterilmiştir. Dini bir metnin görsel anlatıya dönüşmesinde kaynağa tam bağlılık bu minyatür resimde de kendini gösterir.

İRAN VE OSMANLI MİNYATÜRLERİ: KURAN’DAKİ YUNUS PEYGAMBER

1678’de İstanbul’da tamamlanan
Ermeni ilahi kitabından. Denize
atılan ve balık tarafından yutulan
Peygamber Yunus, Baltimore, Walters
Art Gallery.

Yunus Peygamber’in öyküsü Eski Ahit’ten bazı temel farklarla Kuran’da da yer alır. Kuran’da sayılan 25 peygamberden biri Yunus Peygamber’dir. Tevbe, Saffat, Enbiya, En’am sureleri ve kendi adıyla anılan onuncu sure olan Yunus Suresi’nde Yunus Peygamber’le ilgili anlatımlar vardır. Kuran’da Yunus Peygamber için balık sahibi anlamında Zin-nun denilmektedir. İnanışa göre, Yunus Peygamber balık pişirenlerin, balıkçıların, dalyancıların piridir.

Kuran’da Eski Ahit’te geçmesinden farklı olarak Yunus’un kavmi putlara tapar. Çabalarına rağmen kavmi hak yoluna girmez. Yunus Peygamber dayanamayıp dağa çıkar. Allah’tan gelen uyarıyla geri döner, kavmini hak yoluna çağırır. Yine karşılık bulamaz. Allah’tan ceza geleceğini anlayınca Yunus Peygamber şehri terk eder. Şehrin üzerini kara bulutlar kaplar. Halk bu sefer yola gelir ve Yunus Peygamber’i aramaya başlar ama bulamazlar. Cebrail Melek, Yunus’un yanına gelir ve halkının yanına gitmesini söyler. Ama halkına kızgın Yunus bir gemiye binerek çekip gider. Gemi yalpalamaya başlayınca günahkâr aranır, kura çekilir. Kura Yunus’a çıkar. Ancak denizciler kutsal bir kişiyi denize atmak istemezler. Kura çekimi tekrarlanır ve her tekrarda kura yine Yunus’a çıkar. Yunus kendisini denize atar. Bir balık Yunus’u yutar. Balığın karnında uzun bir süre kalan Yunus, Nineve kıyısına bırakılır. Bitkin düşen Yunus bir bitkinin altında dinlenir. Tanrı ona kavminin yanına dönmesini buyurur. Yunus böylece kavminin yanına döner [Enbiyâ S. 87-88; Sâffât S., 140-148; Kalem S., 48-50].

Yunus Peygamber Melek Cebrail’in yardımıyla balığın karnından çıkıyor. 1610 yılı tarihli Fâlname nüshası. Eser Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi Hazine 1703’de kayıtlı.

Yunus Peygamber’in balığın ağzından çıkışını gösteren sahneler İslam ikonografisinde konuya ilişkin en önemli sahnelerdir. Bundan dolayı da dini konulu değişik minyatürlü yazmalarda bu sahne sürekli tekrarlanmıştır. I. Ahmed Dönemi’nden gelen 1610 tarihli Falname isimli minyatürlü yazmada Yunus Peygamber’in balığın ağzından Cebrail’in yardımıyla çıkması betimlenmiştir.

Cebrail Melek’in yaptığı yardım, minyatürü konunun içeriği bakımından Akhtamar’daki kabartmadan farklı kılar. Eski Ahit’e göre (Yunus, 2:10), Tanrının emriyle balık, Yunus’u karaya kus[1]muştur. Kuran’da Yunus Peygamber’in balığın karnından çıkarılması, ‘‘Sağlığı bozulmuş olarak onun ıssız bir kıyıya bırakılmasını sağladık; üstüne (gölge yapması için) kabak türünden bir bitki bitirdik (Sâffât Suresi 145-146)’’ biçiminde anlatılır.

Yunus Peygamber’in balığın karnından çıkmasına Cebrail Melek yardım ediyor. Cami elTevarih Yazması, yaklaşık 1400 yılı, Metropolitan
Museum of Art.

İran’da 1400 yıllarında yapılmış Cami el-Tevarih isimli yazmada da yine Melek Cebrail’in yardımıyla balığın karnından çıkan Yunus Peygamber’i gösteren sahne betimlenmiştir. Osmanlı ve İran’da değişik dönemlerde hazırlanmış dini konulu yazmalarda Yunus Peygamber’le ilgili başka minyatür resimleri de vardır. Bu el yazmalarında minyatür resimler metni açıklayan görsellerdir. Bu yüzden bu resimlerin okunması daima metinle ilişkilidir. Yine Hıristiyan Dünyası’nda hem el yazması kitaplardaki minyatür resimlerde hem de duvar veya tual resimlerinde Yunus Peygamber’in öyküsü çokça betimlenmiştir. Bu resimlerde de kutsal metinler iyi anlaşılsın diye daima kaynağa bağlı kalınmıştır.

*Sanat Tarihçisi, Eskişehir Okulu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir